Bir projeden taşınmaz satın almaya karar verilirse ilgili satın alım için sözleşmesel ilişki kurulması gereklidir. Bu durum ileride inşaat şirketi ile yaşanabilecek hukuki sorunların çözümünde bir tespit aracı olacaktır. Yine Türk kanunları uyarınca taşınmaz alım satımında sözleşmeler belirli şekil(usul) kurallarına bağlı olarak yapılmak zorundadır. Bu belirtilen şekillere uyulmadan yapılacak anlaşmalar geçersizdir.
Özellikle henüz inşaat aşamasında bulunan bir taşınmazın hangi şartlarla satın alındığı, teslim tarihleri, ödeme koşulları gibi esaslı unsurlar bu sözleşmelerle yazılı hale gelmekte ve ispat kolaylığı sağlamaktadır. İnşaat aşamasında bulunan taşınmazların satışı amacıyla yapılacak sözleşmelerin noter huzurunda “Gayrimenkul Satış Vaadi” sözleşmesi şeklinde ya da Tapu Müdürlüğü nezdinde resmi şekilde yapılması gereklidir. Ne var ki; uygulamada birçok inşaat şirketi ve tüketici noter ve tapu harç ve vergilerini ödememek amacıyla bu yola başvurmayarak ve kendi aralarında sözleşme imzalamaktadır. Noter huzurunda “Gayrimenkul Satış Vaadi” sözleşmesi şeklinde yapılan sözleşmeler ileride tüketiciye teslim edilecek olan taşınmazın tapu müdürlüğü siciline kayıt ettirilebilmektedir. Bu sayede ilgili taşınmazın mülkiyetinin başka kişilere satılarak devredilmesi engellenmekte ve önemli bir zarar riskinin önlemi alınmaktadır.
İlgili sözleşmelerde; satış tutarı, ödeme planı, taşınmaz inşaat başlangıç tarihi, teslim tarihi, gecikme halinde tazminat gibi konuların bulunması ve açık bir şekilde düzenlenmesi tavsiye edilmektedir. Sözleşme kanunun belirttiği şekle uyulmaksızın inşaat şirketi ve tüketici arasında imzalanırsa bu halde inşaat şirketinden taşınmaz henüz inşaat aşamasında dahi olsa Kat İrtifakı tapusunun verilmesi istenmelidir.
İnşaat şirketleri ile sözleşme akdedilirken ilgili şirketi temsilen sözleşmeyi imzalayan kişinin şirketin resmi ve yetkili temsilcisi olup olmadığının kontrolü önemlidir. Tüzel kişiler adına imza yetkisi bulunmayan kişilerce imzalanan sözleşmenin ilgili şirketleri bağlaması hukuken mümkün değildir. Yine inşaat şirketleri ile sözleşme akdedilirken ilgili projenin inşaa edileceği arsanın mülkiyetinin kime ait olduğunun tespiti önem arz etmektedir. Zira; Türkiye’de inşaat şirketleri uygulamada kendilerine ait olmayan arsalar üzerinde arsa sahipleri ile belirli şartlar altında anlaşarak inşaat projeleri yapmaktadır. Bu nedenle projenin inşaa edildiği arsanın maliklerinin kim olduğunun tespiti ile şirkete ait değilse arsa sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesinin istenilmesi gereklidir. Her olayın kendine özgü şartları ve halleri bulunmakta olup yukarıda belirtilen hususlar tek başına her şeyi garanti edemez. O nedenle her olayın ve sonuçlarının ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gereklidir.




